Yöntemler: 270 yatak kapasiteli, üçüncü basamak rehabilitasyon hastanemizde 1 Ocak 2013 ile 30 Nisan 2015 tarihleri arasında yatırılarak rehabilite edilen, 6275 subakut/kronik dönem rehabilitasyon hastasının kayıtları incelendi. 6275 hastanın 133'ünde SHİE saptandı. Bu 133 hasta retrospektif olarak incelendi. SHİE tanımlanmasında “Centers for Disease Control and Prevention” tarafından geliştirilen tanı kriterleri kullanıldı. Asemptomatik bakteriüriler değerlendirmeye alınmadı.
Bulgular: SHİE hızı 2.12, SHİE insidans dansitesi 0.6 olarak saptanmıştır. SHİE'ler en sık, omurilik yaralanmalı (OY) (%56.4) ve inmeli (%30.8) hastalarda saptandı. En sık saptanan SHİE'ler; üriner sistem enfeksiyonu (ÜSE) (%86.5) ve pnömoni (%7.5) idi. SHİ ÜSE gelişen tüm hastalarda en sık üreyen mikroorganizma Escherichia coli idi (%50.4). SHİE gelişen OY ve inmeli hastalarda yatış süresinin, SHİE gelişmeyen OY ve inmeli hastalara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha uzun olduğu görüldü (p değerleri sırasıyla 0.004 ve 0.027).
Sonuçlar: Nöromuskuloskeletal sistem hastalığı olan hastaların rehabilite edildiği bir rehabilitasyon hastanesinde, SHİE azımsanmayacak orandadır ve SHİE için en önemli risk faktörü kalıcı idrar kateteri kullanımıdır. Bu nedenle mümkün olan en kısa sürede kalıcı üretral kateter kullanımı sonlandırılmalıdır. Özellikle disfajisi ve yutkunma sorunu olan inmeli hastalarda ve yüksek seviyeli OY hastalarda pnömoni açısından dikkatli olunmalıdır. Prognozu ve rehabilitasyon sürecini olumsuz bir şekilde etkileyen SHİE'leri azaltmak için, sürveyans sonuçları düzenli olarak takip edilmelidir.
Methods: The records of 6275 subacute/chronic rehabilitation patients who were hospitalized in the inpatient rehabilitation unit of our 270-bed tertiary rehabilitation hospital between January 1 2013 and April 30 2015 were analysed. Of 6275 patients, 133 had HAIs. These 133 patients were analysed retrospectively. HAIs were defined according to the criteria developed by ‘Centers for Disease Control and Prevention'. Asymptomatic bacteriuria was not taken into account.
Results: HAI rate was 2.12 and HAI incidence density was 0.6. HAIs were the most common among spinal cord injury (SCI) patients (56.4%), and stroke patients (30.8%). The most common HAIs were urinary tract infections (UTI) (86.5%), and pneumonia (7.5%). Among all patients with HA-UTIs, the most common microorganism isolated was Escherichia coli (50.4%). SCI and stroke patients with HAI had longer duration of hospitalization compared to same patient groups without HAI, and it was statistically significant (p=0.004, p=0.027, respectively).
Conclusion: In a rehabilitation hospital, where the patients with neuromusculoskeletal system diseases are rehabilitated, HAIs are of considerable frequency and indwelling urethral catheterization is the most important risk factor for HAIs. Therefore indwelling urethral catheterization should be stopped as soon as possible. On the other hand, in stroke patients with swallowing problems and dysphagia and high level SCI patients, pneumonia should be kept in mind. Affecting the prognosis and rehabilitation process negatively, HAIs should be prevented by following the surveillance results closely.